Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

1934 Trakya Olayları ve Yahudilerin İstanbul'a Zorunlu Göçleri

Resim
1.Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle ayrılan Türk ulusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’dan başlattığı Kurtuluş Mücadelesi sayesinde düşmanı yurdumuzdan söküp atarak vatanımızın tekrar bağımsızlığa kavuşmasını sağlamıştır. 29 Ekim 1923 tarihi, yeni kurulan Türkiye için bir dönüm noktası olmuş, Cumhuriyet rejimiyle birlikte ülkemiz yeni bir başlangıç noktasına taşınmıştır. 1.Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin kendi içlerinden belirli toprakların taksimi yoluyla imparatorluklar yıkılarak yeni devletler ve ideolojiler ortaya çıkmış, çıkış noktasını oluşturan bu devlet rejimlerinin diğer ülkelere de empoze çalışmaları hız kazanarak toplumların kendi içlerinde yarattığı dinamikler etkilenmiştir. Bunlardan birisi de Faşizm ideolojisidir. 1920’lardan itibaren Almanya ve İtalya’da ortaya çıkan Faşizm ideolojisi gerek bu ülkeler içerisinde gerekse bu ülkeler hariç başka ülkeler de taraftar toplamaya başlamıştı. Faşizm ile birlikte Anti-Semitizm yani Yahudi Karşıtlığı da gittikçe

Bir Mezhebin Doğuşu: Vehhabilik ve Suud Aşiretiyle İlişkisi

Resim
18.yüzyılın sonlarına doğru Arabistan Yarımadası içerisinde Osmanlılara karşı ciddi bir tehdit ortaya çıkmıştı. Bu hareketin kurucusu, zamanında Mekke ve Medine’de Nakşibendi ve Halveti şeyhlerini eğiten ulema hocalarından eğitim alan birisiydi. İsmi Muhammed İbn Abdulvehhab (1703-1792) olan ve Vehhabilik inancının kurucusu olan bu kişi Arabistan Yarımadasının iç kesimlerinde yer alan küçük bir kasabanın kadı ailesine mensuptu. Kadızadeliler gibi, Abdulvehhab da Hz.Muhammed (s.a.v.)’in sünnetine uymayı kesin suretle önemsiyordu. Bundan dolayı Peygamber’in çağında yer alan adetler olarak gördüğü geleneklerde her türlü yeniliğe ve bi’data karşı çıkmıştı. Ayrıca Şiilik de dahil tüm tasavvuf biçimlerini şiddetle reddetti. Osmanlı Devleti’nin resmi mezhebi Hanefiliğe bağlı Kadızadelerin tersine, Abdulvehhab, o dönemde Sünni mezhepleri arasında en küçüğü olan, Kur’an ve hadisi harfi harfine tefsir eden Hanbeli mezhebine mensuptu. İbn Abdülvehhab, Haremeyn ve Basra’da almasına rağmen, n

3 Bölge 1 İlçe: Pazarcık (Kahramanmaraş) ve Domuztepe Arkeolojik Alanı

Resim
Pazarcık, Kahramanmaraş’a bağlı bir ilçe olup Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerini Akdeniz ve İç Anadolu bölgelerine bağlayan stratejik k onumda yer almaktadır. Bugünkü Pazarcık, tren yolunun geçtiği bölge üzerinde yani Aşağı Pazarcık taraflarında kurulmuştur. İlçenin nüfusu 68.000 civarında olup iş imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle ilçede yaşayanlar yurtiçi ve yurtdışında çalışmaktadır. Pazarcık, c oğrafi olarak Güneydoğu Anadolu, Doğu Anadolu ve Akdeniz Bölge sınırlarında yer almaktadır. İlçe , il merkezi olan Kahramanmaraş’a 44 km., Gaziantep’e 55 km., Ankara’ya 604 km. ve İstanbul’a 1054 km. mesafededir. Milattan Önce 6000 yılından sonra dünya üzerinde, o dönemki en eski ve büyük yerleşim yerlerinden birisi olarak adlandırılan “Domuztepe Höyüğü” günümüz Pazarcık ilçesinin Kelibişler Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Yaklaşık 200 dönüm alan üzerine kurulan bu höyük yüzlerce yıl boyunca geçiş güzergahı üzerinde olması sebebiyle devamlı iskan edilmiş ve bu nedenle çöp yığ

Türkiye'deki Çocuk Gelinler: Evlilik mi Evcilik mi? (Child Brides in Turkey: Is it Marriage or House Games?)

Resim
Uluslararası kurallar ele alındığında 18 yaşının altında evlenen her birey “çocuk evliliği” ve evlenen kızlarda “çocuk gelin” statüsüne girmektedir. Yapılan araştırmalar ve basına yansıyan haberler doğrultusunda Türkiye’de yapılan çocuk evlilikleri/gelinlerin sayısı oldukça fazladır. Çocuk gelinlerin ağırlıklı olarak gelir düzeyi düşük ailelerde rastlanma sıklığı daha fazladır. Evdeki her bir bireyi beslemek, onların barınmalarını sağlamak zorunda olan evin baskın bireyi (genelde baba ya da amca) evdeki birey sayısını azaltarak tasarruf etmek maksadıyla kız çocuklarını erken yaşta evlendirmektedir. Masraf harici aile içerisinde yaşanan kız çocuğuna cinsel saldırı, bu saldırılar sonucu kimi zaman yaşann gebelik ve geleneksel yaşam sınırlarında hakim düşünce unsuru olan er kişiye (kocaya) itaat gibi dogmatik düşünceler sebebiyle çocuk gelinlerin erken evlilikleri yapılmaktadır. Türk toplumunda baskın kanı şu şekildedir: Erkek belirli bir yaşa kadar eğitim görüp meslek hayatına atıl

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)'nde Kolektivizasyon ve Kulakların Tasfiyesi

Resim
  Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB)’nde, 1930’lu yıllardan itibaren devlet başkanı Stalin’in öncülük ettiği, “Tek Ülkede Sosyalizm” politikasıyla birlikte inşa edilen “Kolektivizasyon [1] ” yani “Kulakların tasfiye edilmesi [2] ” sloganıyla birlikte yürütülmekteydi. 1935 yılına gelindiğinde Sovyet ülkesindeki ailelerin yüzde 83.2’si kolektif çiftliklerde çalışıyordu. Stalin’in liderliğinde 1936 yılında değiştirilen SSCB Anayasası ile birlikte Sovyet tipi mülkiyetin kuruluşu nihai olarak belgelenmişti.9 Anayasa değişikliği için V.M. Molotov tarafından hazırlanıp, 7. Kongre’ye sunulan raporda çok ayrıntılı bilgilere yer verilmektedir. Rapor, 1935 yılı itibariyle zirai kolektivizasyonun tamamlanarak, köylü ekonomisinin beşte dördünü oluşturan kolhozların kendi aralarında birleştiği ve arazinin onda dokuzunun kolhozlara [3] ve sovhozlara [4] ait olduğunu belirtmektedir. Yine devlet kooperatiflerinin kurulduğu ve devlet ticaretinin geliştiği bu dönemde, ekonominin, serbe

Mısır'da 2 Hizip: Fikariler ve Kasımiler (2 Faction in Egypt: The Group of Fikari and Kasımi)

Resim
Hizip kelime anlamı olarak bir topluluk ya da örgüt içerisinde inanç ve düşünsel anlamda ayrılık gösteren ve o örgüt yönetimini ele geçirmeye çalışan küçük grup anlamına gelmektedir. Mısır’da ise Osmanlı yönetiminin başa geçmesinden sonra iki grup öne çıkmaktadır. Bunlar Kafkas kökenli Kasımiler ve Anadolu-Avrupa kökenli Fikariler idi. Bu gruplar başa geldikleri alan içerisinde askeri-siyasi veya ticari ilişkiler vasıtasıyla güçlenerek varlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır. Napolyon’un Mısır Seferi ve Mehmet Ali Paşa’nın özerk Mısır valiliği dönemine gelindiğinde bu iki hizibin varlığı sona ermişti. Bu Doğu-Batı bölünmesi, 17.yüzyıl başında Mısır’da ortaya çıkan iki siyasal-askeri hizip göz önüne alındığında açıkça görüldüğü gibi, Mısır’ın siyasal kültürü içerisinde de en az Biladü’ş-Şam’daki kadar etkiliydi. Hiziplerin bu coğrafyada doğuşlarını Mısır’ın 1.Sultan Selim tarafından fethine bağlayan kökenler, mit ve efsanelerle doluydu. Osmanlı Mısır’ı üzerine yapılan çeşitli akade

Giresunlu Milis Yarbay Topal Osman Ağa

Resim
Osman Ağa, 1883 yılında Giresun’un Hacıhüseyin Mahallesi’nde doğdu. Annesi Zeynep Hanım, Babası Feridun zade Hacı Mehmet Efendi olup ailesi ticaret ile uğraşmaktaydı. 1912 yılında Balkan Savaşı başladığı zaman ticaretle uğraşan Osman Ağa, babasının askerlik bedelini ödemesine rağmen gönüllü olarak savaşa katıldı. Balkan Savaşı esnasında yararlılıklarından ötürü “Yarbay” rütbesine kadar yükselen Osman Ağa, Çatalca Savunması esnasında sağ dizinden yaraladı. Uzun bir süre İstanbul Şişli Etfal Hastanesi’nde tedavi gören Osman Ağa, “Gazi” ünvanı alarak Giresun’a döndü. Giresun’a döndükten sonra başlayan 1.Dünya savaşı esnasında gönüllü olarak tekrar cepheye dönen Osman Ağa, Batum’da ve Harşit Çayı’nda savaşarak Rusların Harşit Çayı’nı geçmesini engellemiş ve Tirebolu’nun işgal edilmesini önlemiştir. Mondros Mütarekesi (30 Ekim 1918) sonrasında Giresun’da Belediye Başkanlığı görevini sürdüren Osman Ağa, mütareke sonrası Pontus hayalleriyle bölge halkına saldıran Rum ve Ermeni çeteciler