1934 Trakya Olayları ve Yahudilerin İstanbul'a Zorunlu Göçleri


1.Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle ayrılan Türk ulusu, Ulu Önder Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’dan başlattığı Kurtuluş Mücadelesi sayesinde düşmanı yurdumuzdan söküp atarak vatanımızın tekrar bağımsızlığa kavuşmasını sağlamıştır. 29 Ekim 1923 tarihi, yeni kurulan Türkiye için bir dönüm noktası olmuş, Cumhuriyet rejimiyle birlikte ülkemiz yeni bir başlangıç noktasına taşınmıştır. 1.Dünya Savaşı sonunda yenilen devletlerin kendi içlerinden belirli toprakların taksimi yoluyla imparatorluklar yıkılarak yeni devletler ve ideolojiler ortaya çıkmış, çıkış noktasını oluşturan bu devlet rejimlerinin diğer ülkelere de empoze çalışmaları hız kazanarak toplumların kendi içlerinde yarattığı dinamikler etkilenmiştir. Bunlardan birisi de Faşizm ideolojisidir.
1920’lardan itibaren Almanya ve İtalya’da ortaya çıkan Faşizm ideolojisi gerek bu ülkeler içerisinde gerekse bu ülkeler hariç başka ülkeler de taraftar toplamaya başlamıştı. Faşizm ile birlikte Anti-Semitizm yani Yahudi Karşıtlığı da gittikçe artan düzeyde yayılarak gerek Almanya ve İtalya’da gerekse diğer ülkelerde kendilerine taraftar bulabiliyordu. Türkiye’de bu Anti-Semitizm faaliyetlerinde taraftar bulabilen ülkelerden birisiydi. 1492 İspanya Yahudi Sürgünüyle birlikte Yahudilere kucak açan Osmanlı coğrafyası, Yahudilerin adeta ana yurtlarından ve en rahat edebildikleri bir memleket haline gelmişti. 1930’lardan itibaren bazı yazarlar tarafından ülkemizde yazılmaya başlayan Anti-Semitik faaliyetlerden en çok etkilenenlerin başında Trakya’da yaşayan Yahudiler etkilenmişti.
“1934 Trakya Olayları” nın kronolojik tanımlamasına geçmeden önce olayların ufak bir analizini yapalım. Olayların başlangıcını çoğu tarihçi Cevat Rıfat Atılhan’ın “Der Stürmer” dergisinin sahibi Julius Streicher tarafından Nazi Almanya’sına davet edilerek ideolojik anlamda kendisini etkilemesi olduğu kabul gören bir yaklaşımdır. Atılhan Türkiye’ye döndükten sonra “Milli İnkilap” isimli bir dergi çıkartır. Bu dergide yer alan karikatürleri “Der Stürmer” dergisinden alıp sadece alt yazıları değiştirerek piyasaya sunar. Bu dergide yayımlanan Yahudi düşmanı yazılar toplumun belirli bir kesimi tarafından kabul görür ve olayların fitili yavaş yavaş ateşlenmeye başlar. Tabi doğrudan “Milli İnkilap” dergisini 1934 Trakya Olayları” için başlangıç olarak kabul edemeyiz çünkü o yıllarda Türkiye’deki kitle iletişim araçlarının zayıf olması, söz konusu bu derginin İstanbul harici diğer illerde yayımlanmasını ve halkın okuma-yazma seviyesinin de düşüklüğü göz önüne alınırsa tek başına yeterli olmaz. Kronolojik olarak olayların seyrine bakacak olursak;
· 1 Mayıs 1934’te Cevat Rıfat Atilhan’ın başkanlığında “Milli İnkilap” dergisi İstanbul’da yayım hayatına başlar.
· 10 Mayıs’ta Atilhan, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü önünde öğrencilere Nazi sembolü Gamalı Haç Rozeti dağıtır.
· 22 Mayıs’ta Türkiye’de bulunan Yahudi Cemaat Meclisi, Başbakanlığa bir dilekçe yazarak “Milli İnkilap” dergisinde sürdürülen Anti-Semitik” kampanyayı protesto ederler. Ayrıca hükümetin konu hakkında gerekenleri yapmasını isterler.
· 25 Mayıs’ta hazırlanan dilekçe Başbakanlığa teslim edilir ve dilekçe oradan İçişleri Bakanlığına ulaştırılır.
· 14 Haziran’da 2510 sayılı İskan Kanunu TBMM’de kabul edilir. İskan Kanunu’nun, Yahudi Olaylarının hemen öncesinde çıkarılması ise tesadüfi bir durumdur.
· 21 Haziran’da, daha önceki tarihlerde de gönderilen tehdit mektuplarıyla tehdit edilen Çanakkale Yahudilerine karşı ilk saldırılar başlar. Bazı Yahudiler dövülerek gasp edilir ve evleri yağmalanır.
· 24 Haziran’da Çanakkale Yahudilerinin tanınmış isimleri tekrar tehdit mektupları almaya başlar. Mektupta kenti terk etmeleri aksi halde öldürülecekleri belirtilir. Bununla birlikte 1500 Yahudi vatandaş her şeylerini bırakarak İstanbul’a kaçarlar. Basın, bu konu hakkında sessizliğini korur.
· 25-26 Haziran’da Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa, Başbakan İsmet İnönü ve Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras beraberinde İran Şahı Pehlevi ile birlikte Çanakkale gezisine başlar. Ziyaret esnasında Çanakkale Yahudilerinden biri Paşa’ya şikayette bulunur. Yahudi, Paşa’ya “Paşam bizi burada istemiyorlar.” der. Gazi Paşa’da “Kim istemiyor? Polisler mi, Memurlar mı” diye sorar. Yahudi;” Halk istemiyor.” cevabını verir. Atatürk’te; “ Halk isterse beni de kovar.” şeklinde cevap verir.
· 29 Haziran’da Amerikan Büyükelçisi Robert Skinner, Washington’a yazdığı bir raporda Çanakkale ve Trakya’daki olayları anlatır. Raporunda Trakya’daki Yahudi nüfusun bölge dışına sürülerek hükümetten bu konu hakkında herhangi bir resmi açıklama yapılmadığını belirtir. Skinner, bölgede bulunan Yahudilerin esnaf olduklarını ve ticaretle uğraştıklarını, Trakya bölgesinin 1923 Lozan Antlaşması ile askerden arındırılmasına karşılık, Yahudilerin sürülmesiyle bölgenin ve Çanakkale Boğazının silahlandırılmasına yönelik bir hazırlık olabileceği şeklinde bir yorum yapar. Ayrıca hükümetin piyasalardan 3000 ton yün satın aldığını ve alınan bu yünlerin askeri üniforma üretiminde kullanılacağını da raporuna ekler.
· 30 Haziran’da Almanya’da “Uzun Bıçaklar Gecesi” olayı yaşanır. Almanya Başkanı Adolf Hitler, parti içerisinde kendisine muhalefet edenleri ve SA (Sturmabteilung: Taarruz Bölükleri)’ları öldürtür.
·  Yahudi cemaatinin ileri gelenlerinden Gad Franko ve Mişon Ventura , Gazi Paşa ile görüşür. Atatürk, olaylara müdahale eder ve olaylar bir süreliğine durulur.
· 3-4 Temmuz’da Çanakkale’de cereyan eden olaylar artık kontrolden çıkmış ve bütün Trakya’ya yayılmıştır. Kırklareli’nde özellikle 3 Temmuz akşamı Yahudilerin oturdukları evlerin kapıları kırılmış ve camları taşlanmıştır. Yahudiler bu durum karşısında ya kırlara ya da Türk komşularının evlerine kaçmışlardır. 4 Temmuz’da trene binerek İstanbul’a gelmişlerdir. Bu arada Yahudilerin evleri ve işyerleri de yağmalanmıştır.
· 4 Temmuz’da Londra Times gazetesinde Doğu Trakya ve Çanakkale’den kaçan Yahudilerin İstanbul’a doğru toplu bir şekilde geldikleri ve sayılarının her geçen gün arttığına dair haberler çıkmıştır. Haberin son kısmında 2510 sayılı İskan Kanunu’nun ülkenin üç ayrı bölgeye ayrıldığı ve Türk kültürüne aidiyeti kabul edilmeyen etnik grupların ekonomik, kültürel, siyasi ve askeri sebeplerle yer değiştirilmeye zorlandıkları anlatılmaktadır.
· 5 Temmuz günü Başbakan İsmet İnönü TBMM’ye ülke hakkındaki siyasi durum hakkında bilgi vererek güven oylaması yapar. Bununla birlikte Trakya’da yaşanan olaylar hakkında da bilgi vererek, Trakya’daki olaylara Anti-Semitik vurgusu yapar ve sorumluların cezalandırılacağını açıklar.
· 6 Temmuz’da İstanbul basını İstanbul’a kaçan yaklaşık 3000 Yahudinin Balat ve Hasköy’deki çeşitli evlere ve okullara yerleştirildiğini açıklayan haberler yayımlar. Yahudi cemaati de bu esnada gelenler için yardımda toplamaktadır.
· 6 Temmuz’da İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Trakya’daki genel durumu incelemek üzere bölgeye hareket eder.
· 8 Temmuz’da Edirne’ye varan Bakan gerekli incelemeleri tamamladıktan sonra 12 Temmuz’da Ankara’ya döner.
· 14 Temmuz’da CHF[1] (şimdi CHP[2]) hükümeti Edirne ve Kırklareli’nde cereyan eden olaylar hakkında bir tebliğ yayınlar. Tebliğ, ertesi gün İstanbul basını tarafından da yayımlanır.
· 16 Temmuz’da yapılan açıklamada “İstanbul’da çıkan Millî İnkılâp mecmuasının, neşriyatı ile memleket içinde ve dışında fena bir cereyan husule getirmek ve millî vahdeti bozmak gayesinin takip ettiği anlaşıldığından Heyeti Vekile kararı ile kapatıldı.” kararı verilir.
· 18 Temmuz’da İngiltere elçisi Sir Percy Loraine Londra’ya gönderdiği raporda 7000-8000 civarında Yahudinin göç ettiğini belirtir. Yahudi göçünün altında yatan temel nedenin bölgenin silahlandırılma isteği olduğundan bahseder. Ankara hükümetinin bölgedeki Yahudileri “istenmeyen unsur” olarak görüldüğünü vurgular. Bununla birlikte Binbaşı Simpson’da aynı zaman diliminde Anadolu’dan Trakya’ya askeri sevkiyatın başladığını belirtmektedir.
Kaynak: Bu yazı Ayhan Aktar’ın Trakya Yahudi Olaylarını ”Doğru” Yorumlamak isimli yazısından atıfta bulunarak yazılmıştır.




[1] Cumhuriyet Halk Fırkası
[2] Cumhuriyet Halk Partisi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları