Alman-İngiliz-İtalyan Üçgeninde On İki Adalar : Leros Adası Savunması (1943-1945)
On iki adalar meselesi, bugün Türkiye ile Yunanistan arasında halen tartışılan bir mesele. Bundan tam 80 yıl önce bu mesele Almanlar ile müttefikler arasında Akdeniz hakimiyetinin kurulması için savaşa neden olan toprak parçaları olmuştu. Gelin şimdi 2.dünya savaşı sırasında bu toprak parçaları hakkında konuşalım.
Ege denizinin güneydoğusunda
yer alan On iki adalar, 1770 metre karelik 165 adet irili ufaklı ada takımından
oluşan bir takımada grubudur. Ege denizi tabirini günümüzde kullansakta bu
tabir Yunanistan’ın kara sularını daha geniş gösterebilmesi için kullandığı bir
kelimedir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, Ege denizi tabirini yaşamı boyunca
hiçbir zaman kullanmamıştır. ‘Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz, ileri!’ deyişi
buna örnek teşkil eder. Ege denizi olarak bahsi geçen alan, Akdeniz’in devamı
olan deniz sularını oluşturur.
2.dünya savaşı sırasında
İtalyanların elinde olan On iki ada, İtalya’nın 1943 yılında teslim olmasının
ardından müttefik kuvvetlere devredildi. İtalya’nın teslimiyetinin ardından
Britanya, adaların stratejik önemini bildiği için bu ada grubuna yoğun biçimde
asker sevkiyatı yaptı. Bunun nedenine gelecek olursak, müttefiklerin 1943
itibari ile Avrupa çıkartması yapacağı kesinleşmişti. Ve bu çıkartma için 2 yer
konuşulmaya başlandı. Birinci yer Afrika üzerinden İtalya’ya, ikinci yer ise
Britanya üzerinden Fransa idi. İngiltere, geri hattından yani Mısır üzerinden
takviye yapacağı ve Orta-Doğu Akdeniz’i kontrol edebileceği bir hat
oluşturabilmek için adalara asker yığmıştı.
On iki adaların
kontrolü için yapılabilecek savaşın merkezini ise Leros adası oluşturuyordu.
Leros, günümüz Muğla’nın Bodrum ilçesine 80 kilometre uzaklıkta ve stratejik
olarak On iki adaların merkezinde yer alan bir adadır.
Adalar hakkında
bilgilerimizi tekrarlayacak olursak, bu takımadaların ismi On iki ada olarak
geçse de bu ada grubu 15 büyük, 150 küçük takımadadan meydana gelmektedir. Bu
adaların 26 tanesinde yerleşim bulunuyor. 1911 yılına kadar Osmanlı hâkimiyetinde
olan adalar, Uşi Antlaşması ile İtalya’ya bırakıldı. İtalyanlar 2.dünya
savaşına kadar geçen 28 yıl boyunca bu adaları sömürge faaliyetlerinin merkezi
olarak kullandı. Bu adaların en büyüğü olan Girit adası, donanma faaliyetleri
için en büyük merkez olmuştu. Leros adası ise hem deniz hem de hava kuvvetleri
için önemli taktik merkeziydi. Mussolini, Leros adası için İtalya’nın doğusunun
kilidini oluşturan bir yer olduğunu söylemişti.
1943 Ocak ayında İtalya
teslim olmadan önce yapılan ‘Kazablanka Konferansı’nda Winston Churchill, Girit
ve On iki adaların işgal edilme teklifini müttefiklere sunmuştu.
Adaların ele
geçirilmesiyle Almanların Ege denizindeki konumu bitirilecek ve Türkiye’nin
müttefikler yanında yer alması için baskı artırılacaktı. Fakat ABD başkanı
Roosevelt, bu teklifi sadece Britanya çıkarlarını koruduğu için reddetti.
İngilizlerin planına
göre Rodos ve Karpathos adalarına doğrudan deniz üzerinden çıkarma yapılacaktı.
Bu adalardaki Alman askerlerinin üstünlüğü kırılınca Girit’e de hava indirme
birlikleriyle asker indirilmesi düşünülmüştü. Fakat hazırlanan bu planlar, Almanların
eline geçti ve Almanlar adalara takviye birlikler gönderdi. Bu nedenle plan
rafa kalktı.
İtalya’nın teslimiyeti
sonrası Leros’ta bulunan 8000 İtalyan askeri, müttefiklerin yanında savaşmayı
kabul etti ve ilave 3000 İngiliz askeride Leros adasına sevk edildi. Leros
adasının kıyı mevzilerinde 13 adet büyük kalibreli top ve 12 adet uçaksavar
mevcuttu. Kıyıya yakın bölgelerde ise 1 er adet İtalyan ve Yunan savaş gemisi
vardı.
Müttefik hava
kuvvetlerine bakacak olursak 114 adet avcı, 116 adet bombardıman uçağı vardı.
Bu, küçük bir ada için çok fazlaydı. Almanlar, Leros’a saldırmak için ‘Leopard
Operasyonu’ planladı. Girit adası operasyonuna benzeyen bu operasyonda, adanın
kritik noktaları ‘Stuka’ tipi bombardıman uçaklar ile bombalanacak, sonrasında
2800 Alman askeri paraşüt ile indirilecekti.
12 Kasım 1943 sabah
04.45 sıralarında Almanların saldırısı başladı. Müttefikler, Almanların Girit
tarafından geleceklerini düşünürken Almanlar kuzeyden saldırı başlattı. Yoğun
bombardıman sonrasında Alman paraşütçüler adaya inmeye başlamıştı. Müttefikler
için bu da sürpriz oldu çünkü Almanları denizden bekliyorlardı.
Almanlar, ilk iş olarak
müttefiklerin tüm iletişim hattını kesti. İngiliz ve İtalyanlar birbirlerine
ulaşamıyorlardı. İngilizler genel olarak iyi savaşıyordu fakat bir süre sonra
en yüksek rütbeli komutan olan Yarbay Morris French, Almanlara esir düştü.
Müttefikler bu esnada Arkoya adasına saldırıp Leros’ta ki Alman saldırısının
dikkatini dağıtmak istedi fakat Arkoya’daki Alman güçleri saldırıyı püskürttü.
Alman saldırısı sonrası
Leros’taki havaalanı kullanılamaz hale geldi. Ayrıca kıyılardaki uçaksavarlar
da imha edildi. 14 Kasım 1943’de İngiliz-İtalyan kuvvetleri yavaş yavaş savaşı
kaybetmeye başlamışlardı ki müttefik kuvvetler adaya 1 tabur asker gönderdi.
Kıyılardaki Alman işgalini de havadan bombalayarak püskürtmeye başladılar.
Adanın güneyinden takviye birlikleri karaya çıkarken Alman saldırılarına
uğrayan botların çoğu batırılmıştı. Müttefikler son kalan askerler ile ertesi
gün Marabikla dağına saldırı başlatıp Alman birliklerini ikiye bölmeye çalıştı.
Saatler süren çatışma sonucu müttefikler püskürtüldü ve komutanları olan Robert
Tinley teslim oldu. İtalyan komutan Ricci Maskapa ise biraz daha dirense de o
da teslim olmak zorunda kaldı. Bu zaferden sonra On iki adalar, Almanların eline
geçti ve 1945 yılında Almanların teslimiyetine kadar ellerinde kaldı. Bu
galibiyet ise Almanların taarruz edip kazandıkları son zafer oldu.
Yorumlar
Yorum Gönder