Sosyalist Arap Toplumunu Temel Alan Bir İdeoloji: Baas (1947-1966) - An Ideology Based on Socialist Arab Society : Ba'ath (1947-1966)
Baas kelimesi Rönesans yani yeniden doğuş anlamına gelir. Tüm Arap toplumunun emperyalizmin hegemonyasından kurtulması, emperyalist batı tarafından çizilen suni sınırları kaldırıp tek bir Arap kavmi olarak birleşmesi ve Arapların, Müslümanlaşmaya başladığı 6. ve 7. yüzyıllardaki gibi güçlü bir devlet kurmasını amaçlamaktadır. Bu ideoloji Zeki El-Ersuzi, Selahattin El-Bitar ve Mişel Eflak tarafından kurulmuş ve partinin düşünce yapısını bu 3 kişi oluşturmuştur. Ersuzi, Eflak ve Bitar’dan yaş olarak büyüktür. Bu nedenle diğerlerinin düşünce yapısını Ersuzi oluşturdu diyebiliriz. Ersuzi, 1941 yılında gerçekleşen İngiliz-Irak savaşında Irak’ın bağımsızlık mücadelesini desteklemeyince halkın kendisine olan sevgisini kaybetmiş dolayısıyla Eflak ve Biter’in söylemleri halk tarafından daha fazla ilgi duyulur hale gelmiştir. Partinin yönetim ve örgütlenme işlerini Selahattin El-Bitar üstlenmiş, harekatın felsefesini ise Mişel Eflak gerçekleştirmiştir.
Baas partisinin temel sloganı “Vahda-Hurriya-İştirakiya” yani “Birlik-Özgürlük-Sosyalizm”dir. Soy birliğini temel alan kavmiyetçiliği yani Pan-Arabizm’i destekler. Bu sistem ekseri altı gün savaşı öncesinde Araplar tarafından şiddetli bir şekilde savunulmuş, kavmiyetçiliği desteklemeyen milliyetçi düşünceler “Bölgecilik” adı altında aşağılanmıştır. Özellikle bölgecilik fikrinin en büyük savunucusu Cemal Abdülnasır’ın 1970’de ölmesi ve 1973 yılında yapılan Yom Kippur Savaşı’nda Mısır devletinin savaş alanında elinden çıkan Sina Yarımadası’nı, İsrail’le masa başında anlaşarak geri alması, her ülkenin kendi sıkıntılarını kendilerinin çözmesi yani vatancılık anlayışının yükselmesine sebep olmuştur.
Baas ideolojisinde anti-emperyalizm, anti-kolonizm ve üçüncü dünyacılık ideolojileri güçlüdür. Sosyalizm ise sadece yerel bir karakter olarak karşımıza çıkar. Devlet, özel mülke el koymaz. Ekonomide ise devletin oluşturduğu girişimler güçlüdür fakat ağırlığı değişir. Materyalizm temelde benimsenir fakat kuramsal Marksizm, insan ruhuna gerekli önemi vermediği için eleştirilir. İnsanların ihtiyaçlarının tatmini ilk sırada yerini alır. Eflak’ın düşünceleri arasında ise bağımsız, toplumsallığın yer almadığı, bireysel düşünceye sahip insanları yaratma gibi bir takım fikirler yani ilerici yönler mevcuttur.
Arap sosyalizmi, milliyetçiliği tamamlayan bir unsur olarak görülmüştür. Bu sosyalizm örneğini ise Hz.Muhammed (s.a.v.) dönemindeki refah uygulamaları örnek olarak gösterilmiştir. Faşizm gibi sınıfsal çatışmalar yoktur. Bunun yerine burjuva ve proleter devletler arasındaki mücadeleler mevcuttur. Bu durum ise sınıf temelli halkçılık anlayışına zarar verdiği için elitizm ve tepeden dayatmacılık yaratmıştır.
Baas ideolojisinde merkezde olan bir başka düşünce ise devrimcilik ve ilericilik hareketidir. Feodalizm, din eksenli yaşam yani dincilik ve mezhepçilik gibi yerleşik kuramlara karşın laiklik kuramı sosyalist yöntemlerin Arap birliğini tümüyle kapsayacağını kabul eder. Eflak’a göre Osmanlı Devletine karşı, 1.Dünya Savaşında başlatılan Arap isyanının liderliğini, gerici aristokratlar yaptığı için birleşme gerçekleşmemiştir. Ayrıca muhafazakâr hareketin birleştireceği millet olgusu, Nazi Almanya’sında olduğu gibi baskı getirerek, halkın köleleştirilmesiyle sonuçlanacaktır. Bu sebeple Arapların birliği ancak sosyalizmle (devrimcilikle) gerçekleşebilecektir. Gerici kesimlere karşı yapılacak mücadelede, aydınlanma söylemi tercih edilmiştir. Özgürlük ve emperyalizm karşıtlığında ise bireylerde ilerici fikirlerin ortaya çıkarılabilmesi ve uygulanabilmesi açısından gerekli görülmüştür.
Baas ideolojisi, laik bir ideolojidir ve ateizmi savunmaz. Dini özgürlüklere karşı büyük bir saygı gösterilmektedir. Mişel Eflak, hristiyan olmasına karşın müslümanlığın Arap zekâsını ve kültürünü Araplığın bir bütünü olarak görmüş ve İslam’ın Arap karakterli bir din olduğunu vurgulamış ayrıca İslam dinine bütün Arapları saygı duymaya çağırmıştır. Ancak laiklik anlayışının bir gereği olarak dinin, toplum ile devlete dayatılmasına ve köktenciliğe karşı bir yapı ortaya koymuştur.
Baas ideolojisinin, 60’lı yıllarda yaptığı uygulamalarına bakıldığı zaman, sivil yöneticilerin tasfiye edilerek darbeci anlayışın ortaya çıkarıldığı görülür. Mevcut düzen içerisinde tek parti zihniyetinde var olan demokrasi eksikliğine bir de militarist kafa yapısı da eklenince, ideolojinin başladığı iyi niyetli noktalar biterek İtalyan faşizmine benzer bir hal yerini almış oldu. Bugünkü Baas rejimi de işte tam olarak budur.
Eflak’ın kuramsal yöntemi olan Baasçılık ideolojisi, bugünün düşünce yapısıyla yargılanabilecek bir ideoloji değildir. Baas, bir tane dünya, üç tane Arap - İsrail savaşı ve bir de dekolonizasyon sürecine şahitlik etmiştir. Ortaya konulan bazı fikirler, örneğin muhafazakâr üst sınıflar veya mezhepçiliğe, feodalizme yani gericiliğe karşı mücadele edilmesi gerekliliği bugün Ortadoğu için hala geçerlidir. Ancak gericilik-ilericilik kavramını yalnızca Marksist kapsamda kullanamayız. Mevcut sistem içerisinde gerici-ilerici kavramları mevcuttur. Baas’ın gerici olarak nitelendirdikleri, ülkelerine demokrasi getiremeyen yöneticilerdir. Ve günümüzde Irak ile Suriye’nin içine düştüğü bu kötü durumun sebebiyle, islam dinini kullanan teröristlerden sonra ilk suçlanması gerekenlerde bu insanlardır.
Kaynak: İlgili makale “https://seyler.eksisozluk.com/tek-bir-sosyalist-arap-toplumu-olusturmayi-hedefleyen-siyasi-hareket-baas” yazısından alıntı yapılarak yazılmıştır. Yazının tamamı “Kopyala-Yapıştır” usulü olmaktan ziyade yazarın kendi yorumları dahil edilerek kaleme alınmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder