Türkiye ve Dünyada Linç Kültürü Olgusuna Bir Bakış: 2005 Yılı Üzerine Bir Değerlendirme



Geçtiğimiz Pazar günü yani 21/04/2019 tarihinde Ankara’nın Çubuk ilçesinde bir linç olayıyla, hem de üst düzey bürokratların olduğu bir tören esnasında karşılaştık. 20 Nisan tarihinde Hakkari’de terör örgütü mensuplarınca şehit edilen Piyade Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı’nın cenaze töreni için devlet erkanının yanı sıra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’da şehidin cenazesinin kalkacağı köye geldi. Cenaze namazı sırasında önce küçük bir grup tarafından protesto edilen Kılıçdaroğlu, kalabalığın bir anda galeyana gelmesiyle birlikte fiziksel saldırıya uğrayarak yüzüne yumruk darbesi aldı. Köy içerisinde bir eve kapatılıp 1.5 saat bekletildikten sonra yoğun güvenlik önlemleri altında tekrar Ankara’ya getirildi. Bu esnada makam arabasının camları taşlandı. İşin daha vahim bir boyutu ise Kılıçdaroğlu’nun evde bekletildiği sırada kalabalık içerisinden bir kadının “Yakın bu evi” demesi oldu. Peki hem Türkiye Cumhuriyeti’nde hem de dünyada aslında çok da yabancı olmadığımız “Linç Kültürü” nün kelime anlamına ve Türkiye-Dünya ekseninde bir takım olaylar ile birlikte karşılaştırarak bakalım.

Linç kelimesinin kökeni aslında 15.yüzyıla dayansa da temeli 18.yüzyılda yaşayan Virginialı bir çiftçiden geliyor. 1736’da doğan Charles Lynch isimli Amerikalı bir çiftçi, Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında İngiliz yanlısı olduğu düşünülen kişiler için kurulan düzmece mahkemenin başkanıydı. Bu mahkemede keyfi uygulamalarla birlikte yüzlerce kişiye ceza olarak kırbaçlama, mala el koyma ve zorla askere alma gibi cezalar veriliyordu. Charles Lynch’in verdiği cezalar ve başkanlık yaptığı mahkemeler 1782 yılında Virginia Genel Meclisi tarafından yasal ilan edilmişti.

Türkiye’de linç kültürünün pik yaptığı tarih 2005. Bu yılda Türkiye’de 38 adet linç eylemi gerçekleşmiş ve işin ilginç yanı bu girişimleri 27 tanesi Kürt karşıtlığı sonucu gerçekleştirilen yani etnisite üzerinden yapılan girişimler oluşturmuştur. Bu dönemde Kürtlere yönelik gerçekleştirilen linç girişiminin zincirleme şeklinde yayılmasını sağlayan olay ise aynı yılın Mart ayında Mersin’de yapılan Nevruz gösterileri sırasında Türk bayrağının yakılması oldu. Bayrak yakılmasının ardından Türkiye’de Kürt=Terörist algısı daha fazla hakim olmuş ve Batı bölgelerde yaşayan Kürt vatandaşlara karşı gerilim artmıştı.

2005 yılında Güney Doğu komşumuz Irak’ta, Amerika destekli Kürdistan Bölgesel Yönetimi ilan edilmiş ve Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde Kürtler üzerinden AB’nin Türkiye’ye bir takım mesajları etkili olmuştu. Temelinde 2005 yılı Kürtlerin Türkiye içerisinde politik özne olarak gündeme geldiği, bir takım haklarının verildiği ve dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kürt sorununu tanıdığına dair bir konuşma yaptığı yıl olmuştu. Tanınmanın ve çevresel konjonktüründe etkisiyle linç girişiminin artışı arasında bir orantı olduğunu görebiliriz.

Mersin’de yaşanan olayların ardından bir dalga halinde Türkiye’nin farklı şehirlerinde linç eylemleri gerçekleşti. Sadece 2005 Nisan ayı içerisinde iki kez Trabzon’da, Samsun’da, Sakarya’da, Balıkesir Gönen’de ve Adana’da etnisite üzerinden yani Kürt karşıtlığı temelli linç eylemleri yaşandı. Örnek verecek olursak 6 Nisan 2005’de Trabzon’da TAYAD isimli grup üyeleri F tipi cezaevlerini protesto amaçlı bildiri dağıtırken çevredeki insanlar tarafından linç edilmek istendiler. Polis, grup üyelerini göz altına aldı ve şehirden çıkmalarını sağladı.

Şimdi dünya genelinde farklı tarihlerde yaşanan linç olaylarına bakalım. Örneğin 1930 İspanya’sında yani politik hareketlenmenin arttığı yıllarda toplanan bir grup, faşist olduklarını düşündükleri bir kişiyi bıçaklayarak öldürdü.

1931 yılında Portekiz’de bir polisi öldüren kilise rahibi, o kasabada yaşayanlar tarafından vahşice parçalanarak öldürüldü.

Yine 1957 yılında Portekiz’de gelinini ve onun annesini öldüren yaşlı bir adam, 12 erkek ve 7 kadın tarafından dövülerek öldürüldü.

1924 yılında İtalya’da Avezzano isimli kentte şehit olan azizlerden kalan hatıra objelerini çalarken yakalanan Francesco Tornel isimli kişi önce feci bir şekilde dövüldü sonra da üzerine gaz dökülerek yakıldı.

1929 yılında Fransa’nın Nantouin şehrinde şehrin emniyet müdürlüğü binası önünde toplanan onlarca insan şehirdeki bir cinayetin üç zanlısını polisin elinden alarak öldürdü.

1922 yılında İskoçya’da Robert Stewart isimli bir gemi aşçısı  şehrin Pazar yerinde toplanan kitle tarafından öldürülür. Daha sonra ortaya çıkan bir gerçek ise kaçırılıdığı iddia edilen çocuk aslında Stewart’ın kendi çocuğudur.

1932 yılında Romanya Ochirosi’de akrabasını öldüren bir kişiyi halk, ağaca asarak öldürür.

1909 yılında Gürcistan Batum’daki Cossack isimli köyde köylüler cinayet işleyen yedi kişiyi öldürür.

1917 yılında Rusya Kazan’da yirmi savaş suçlusu askerler tarafından linç edilerek öldürülür.

1927 yılında Polonya’nın bir kasabasında iki kişi at çalarken yakalanır ve 30 kişi tarafından yakılarak öldürülür.

Kaynakça


Ahmet Özgür, Türkiye’de Linç Olgusu: Farklı Grupların Linç ve Toplumsal Şiddet Konusundaki Düşünceleri, Yüksek Lisans Tezi, Ankara Üniversitesi, 2007

Zeynep Yılmaz, Hukuki Açıdan Toplumsal Şiddet Olarak Türkiye’de Linç, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Bilgi Üniversitesi, 2012

Betül Baki, Türkiye’de 1991-2011 Döneminde Gerçekleşen Linç Eylemlerinin Analizi, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi, İstanbul, 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları