İngilizlerin Kudüs'ü Ele Geçirmesi -11 Aralık 1917


9 Aralık 1917 tarihinde Osmanlı Devleti’nin son Kudüs Valisi (Mutasarrıf) İzzet Bey, Belediye Başkanına bir teslim mektubu bırakarak sabah erken saatlerde şehirden ayrıldı. Ayrılmadan önce de belediyede bulunan telsiz makinesini çekiçle tahrip etti. Mutasarrıf İzzet Beyin 8/9 Aralık 1917 gecesi imzaladığı belgede Osmanlıların dini binaların tahrip edilmesinden çekindiği için şehirden savaşsız ayrıldığı ve buralara muhafızlar yerleştirerek İngilizlerin de aynı yolda hareket edeceğinin tahmin edildiği ifade edilmişti.

Belediye Başkanı, sabah erken saatlerde yanına birkaç polis memuru alarak Lifta’da bulunan İngiliz birliklerine doğru yola çıktı. Saat 08.30 civarında İngilizler, beyaz bir bayrakla yaklaşan heyeti gördüler . Heyeti ilk karşılayan iki İngiliz çavuşu oldu ve kendilerine Osmanlılar tarafından şehrin teslim mektubu ve anahtarları sunulduysa da çavuşlar bunları kabul etmediler. Arkadan gelen İngiliz subaylarından oluşan iki binbaşı ile Tugay komutanı da şehrin teslim alınmasını kabul etmedi. Kimse teslim işini üzerine almak istemedi. Sonunda 60. Tümen Komutanı Tümgeneral Shea, Korgeneral Chetwode’a danışarak teslim işini kabul etmesini bildirdi. O da, Allenby adına saat 11.00’de şehrin teslimini kabul etti. 31 Ekim’den beri 40 gündür devam eden muharebeler sonunda Kudüs İngilizlerce teslim alındı. Böylece Hıristiyanlar, 730 yıl sonra Kudüs’e döndüler. 180. Tugay Komutanı Tuğgeneral Watson ve Belediye Başkanı ile birlikte Kudüs’e döndü. Tuğgeneral Watson postaneye, bazı hastanelere ve Yafa Kapısı’na muhafızlar yerleştirerek kamu güvenliğini sağlamaya çalıştı. Aynı zamanda, General Allenby’nin resmî girişinin kısa bir provası da gelmeden önce hazırlandı.

İngiliz Savaş Kabinesi Kudüs’ün ele geçirilmesinden hemen önce basın muhabirlerinin mesajlarını ve askerî ataşelerin telgraflarıyla beraber bu zaferin Avam Kamarası’nda bir bakan tarafından dünyaya duyurulmasına kadar bekletmeleri emrini vermişti. Bu emir, Kudüs’ün ele geçirilmesinden önce Mısır Sefer Kuvveti’nde bulunan gazetecilere de bildirilmişti. Nihayet 9 Aralık 1917’de resmî duyuru yapılmıştı. İngiliz Maliye Bakanı Bonar Law, Avam Kamarası’nda resmî duyuruyu yaparak kutsal şehrin ve çevresinde bulunan yapıların zarar görmesinden kaçınmak suretiyle Kudüs’ün ele geçirilmesinin geciktiğinin değerlendirmesini yapmıştı. Resmi duyurunun yapılmasının ardından Westminster Katedrali’nin büyük çanı üç yıl aradan sonra çalmaya başlamıştı. Paris’te Notre Dame Katedrali’nde de özel bir tören düzenlenmişti. Duyurunun ardından İngiliz Savaş Kabinesi, Allenby’e gönderdiği telgrafta dünya çapında tarihî bir anlamı olan ve İngiliz ve Müttefik halklarına büyük bir sevinç yaşatan Kudüs’ün ele geçirilmesi olayında kendisini tebrik ettiklerini ve başarılarının devamını beklediklerini bildirmişti. Allenby, şehirde iken İngiliz Kralı V. George’dan da ayrıca bir mesaj almıştı Kudüs’ün ele geçirilmesi sonrasında Roma’da 15.000 öğrenci dâhil 35.000 kişi St. Onoforio Tasso Türbesi’ne yürümüştü. Aynı yerde 16. yüzyılda “Kudüs Kurtarıldı” diye yazan şair Torquato Tasso’nun da türbesi mevcuttu. Bu sırada Roma’daki yüzlerce çan çalmış ve Kardinal Lega, kalabalığa hitap ederek kalabalığı kutsamıştı. Papa, savaşa katılan ülkelerdeki tüm papazlara bir genelge göndererek, her hangi bir Hıristiyan devletin Kudüs’ün geri alınması girişiminde Türklere yardım etmesi halinde aforoz edileceğini de bildirmişti.

İngilizlerin şehri ele geçirmesine en çok sevinenler, şüphesiz Hıristiyan, Yahudi ve bölgede Türk hâkimiyetini görmek istemeyen ve İngilizlerle iş birliği yapan bazı Araplardı. Gazeteci W.T. Massey, Allenby’nin şehre girişinden birkaç saat önce şu olaylara tanık olmuştu: “Davut Sokağında gezerken bir Yahudi kadını, beni durdurdu ve dedi ki ‘Bu gün için dua ettik. Bu gün şarkı söyleyeceğim. Tanrı Bağışlayıcı olan Kralı Korusun, Çok Yaşa bizim Soylu Kral. Açlık çekiyorduk fakat mesele mi? Şimdi kurtulduk ve özgürüz.’ Ellerini göğsünün üstünde bağladı ve birkaç kez ‘Ah ne kadar müteşekkiriz’ dedi. Yaşlı bir adam da beni elleriyle tuttu ve dedi ki Tanrı bizi kurtardı. Ne kadar mutluyuz.” dedi. Yazar, 10 yıldır Kudüs’te yaşayan ve Kızılhaç Hastanesi’nde görevli bir Amerikalının, Türk ordusunda görev yapan üç yaralı Arap subayın hastaneye getirildiğini, bunlardan birinin “Şimdi Yaşa İngiltere diye bağırabilirim” demesi üzerine, hastanede çok sayıda yaralı Türkün olduğunu ve dikkatli olması gerektiğini hatırlatması üzerine bunu dikkate almadığını ve “Yaşasın İngiltere” diye bağırdığını anlatmaktadır.


Kaynak: İsmet ÜZEN, İngilizlerin Kudüs’ü Ele Geçirmesi ve General Edmund H.H.Allenby’nin Kudüs’e Törenle Girişi (9-11 Aralık 1917), Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Cilt 19, Sayı 2, Sayfa 329-344.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları