Geçmişten Günümüze Yemen ve Hadım Süleyman Paşa
1538’de,
Kanuni’nin Irakeyn Seferinin ardından dört sene sonra Kanuni’nin donanma
kumanlarından birisi Yemen’i ele geçirdi. Osmanlıların Memluklara yardım için Portekizlilere
karşı yürüttüğü deniz seferlerinden itibaren, Yemen’in statüsü oldukça sıradışı
kalmıştı. Bu seferlerin büyük bir çoğunluğu Kızıldeniz’in güney ucunda, Afrika
ve Hint kıyılarındaki Portekiz kalelerine direk sıçrama tahtası olan konumu
nedeniyle Yemen’e odaklandı. Doğu Afrika ile Batı Hindistan kıyıları boyunca oluşturulan
ticaret noktaları kuran Portekizliler arasındaki güzergahı, yani Basra Körfezi
ile Arabistan Yarımadası’nın güney kıyısını güvenlik altına almak istiyorlardı.
Memluklar, 1515’te yerel bir Arap hanedanının elindeki Yemen kıyısının büyük
bir bölümünün denetimini ele geçirmişlerdi fakat Osmanlılarla yürütülen ortak
deniz savaşlarının bir sonucu olarak Osmanlı kaptan-ı deryaları, imparatorluğun
resmi parçası olmayan Yemen kıyılarında serbest bir şekilde gelip gidiyorlar ve
bu kaptanlar kendi kanunlarını kendileri koyabiliyorlardı.
1.Selim’in
Mısır’ı fethinin ardından Yemen’in statüsü bir sorun haline gelmişti. Mısır tarihsel
olarak Yemen’in ovaları ve kıyı kesimlerine karşı her zaman büyük bir etkiye
sahip olmuşlar ve şimdi bu topraklar açıktan Portekizlilerin Kızıldeniz’deki
özlemlerine karşı hayati bir savunma noktasını oluşturuyordu. Mısır’ın ilk Osmanlı
Valileri, zaman zaman Portekizlilerin yanı sıra Yemen’in kuzeydeki platolarında
bulunan Şii Zeydi aşiretlerini püskürtmek, hatta ara ara Hint okyanusu’nda Portekizlilerle
savaşmak için Yemen’e asker gönderdiler.
1538’de
Macar asıllı Hadım Süleyman Paşa, Portekizlilere karşı genişletilmiş bir Osmanlı
seferinin parçası olarak Yemen’in denetimini resmen ele geçirdi. Süleyman Paşa,
çok zalim, acımasız bir kumandan ve genel anlamda sevimsiz bir insan olarak ün
yapmıştı. 300 yıl sonra İngiliz Hindistan İdaresi memurlarından biri onu “seksen
yaşlarında, kısa ve tıknaz, insandan çok canavara benzeyecek kadar iğrenç,
vahşi tabiatta bir adam” diye tasvir edecekti. Süleyman Paşa güneydeki Aden
limanının hakimine -ki bu kişi Memluklarca başka yerlere gönderilmiş yerel Arap
hanedanının bir üyesiydi- önce hilat giydirdi sonra da onu aniden idam ettirdi.
Bundan sonra Hindistan kıyısı boyunca Portekiz amiralini de kovaladı. Orada Portekizlilere
karşı daha önce Osmanlılar’dan yardım istemiş olan yerel Hint prensleri,
Süleyman Paşa’nın Aden hakimine nasıl davrandıklarını öğrendikleri zaman, onun
davasına yardım etmek istemediler. Portekizlilere karşı sefer, belirli bir sonuca
varmaksızın sona erdi ve Süleyman Paşa Yemen’e döndü. Fakat Yemen artık kendine
ait bir sancak beyi bulunan Osmanlı sancağı olmuştu. Ya eski Mısır Valisi
buraya gönderiliyor ya da Yemen sancak beyi daha sonra Mısır Valisi oluyordu.
1549-1552
arasında Yemen’i, yenik Memlük sultanı Kansu Gavri’nin, 1.Selim’in Mısır’ı
fethinden sonra Osmanlı hizmetine giren yeğeni Özdemir Paşa yönetti. Özdemir
Paşa, Süleyman Paşa’nın Yemen fethine katılmakla beraber sancak beyliğine
atanana kadar orada bir emir olarak kalmıştı. Özdemir Paşa, Yemen’deki
hizmetinin ardından, Sultan Süleyman adına sefere çıktı ve bugünkü Sudan’ın ve
Etiyopya kıyısının önemli bir bölümünü içeren büyük bir toprak parçasını
fethetti. Yeni fethedilen bu topraklar, 1555’te Osmanlıların Etiyopya’ya
verdiği adla, Habeş eyaleti olarak devlet teşkilatına eklendi.
Kaynak:
Hathaway, JANE, “Osmanlı Hakimiyetinde Arap Toprakları”, Çeviren:Gül Çağalı
Güven, Sayfa 53-56, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2008
Yorumlar
Yorum Gönder