Laodikeia Antik Kenti-Denizli (Laodikeia Ancient City-Denizli Turkey)


Denizli’nin 6 km.kuzeyinde, Eskihisar, Goncalı, Bozburun ve Korucuk Mahalleleri sınırları içinde kalan ve Lykos Ovası’nın ortasında yer alan Laodikeia bir Batı Frigya kentidir. Kent, kuzeydoğusunda Lykos Çürüksu), güneydoğusunda Kadmos (Gökpınar) ve güneybatı-batısında Asopos (Gümüşçay-Goncalı Deresi) olmak üzere üç tarafı ırmaklarla çevrilen yüksek bir platform üzerine kurulmuştur. Kentin en erken yerleşimini gösteren veriler, Erken Kalkolitik Dönem’e (M.Ö.5500) ait olup bu veriler batıda yer alan Kandilkırı yerleşmesinde tespit edilmiştir. Asopos tepesinde ortaya çıkan bulgular ise Geç Kalkolitik (M.Ö.3500), ilk Tunç Çağı (M.Ö.3000-2500) ve Klasik Dönem (M.Ö.4 yy)’e aittir. Hellenistik dönem Laodikeia’sı, Seleukos (Suriye) Kralı, II.Antiokhos tarafından eşi Kraliçe Laodike adına, M.Ö. 3.yy’ın ortalarında kurulmuştur. 





Plinius, antik kentin yerleşim alanında, önce Diospolis ve sonra Rhoas adlarını taşıyan bir köyün bulunduğunu ve Hellenistik kentin, II. Antiokhos (M.Ö.261-247) tarafından kurulduğunu belirtir. “Zeus Kenti” anlamına gelen ilk ad, burada çok eski ve köklü bir kutsal alanın varlığına işaret etmektedir. Rhoas ise eski bir Anadolu adıdır. Lykos(Çürüksu) Vadisi, M.Ö.190 yılında Magnesia Savaşı ardından, M.Ö.188 yılında imzalanan Apameia (Dinar) Barışı ile Bergamalılara bırakılmıştır. Daha sonra bu bölge Bergama Kralı III.Attalos’un vasiyeti üzerine M.Ö. 133 yılında Roma’ya bağlanmıştır. Rma İmparatorluk döneminde spor, snat, kültür ve ticari yönden çok gelişen Laodikeia’da; septik (kuşkucu) filozoflar, Aniokhos ve Theiodos yetişmiştir. Tıp öğreniminin de çok önemli olduğu kentte, Strabon zamanında Zeuxis tarafından Herophileon (antik dünyanın en ünlü hekimi) tıp okulunu kurmuştur.




Laodikeia, M.S.494’deki depremle tamamen yıkılmış ve bir daha toparlanamamıştır. Daha sonra İmparator Focas  (M.S.602-610) döneminde meydana gelen diğer büyük depremle kent, tamamen yerle bir olmuştur. Bu depremin arkasından kentte Denizli-Başpınar kaynağından gelen su yolları bozulmuş, ovanın ortasında yer alması nedeniyle güvenlik sorunu yaşanmış olup özellikle de Sasani ve Arap akınlarının etkisiyle, su kaynaklarının zengin olduğu ve saklanması daha kolay olan güneydeki Salbakos (Babadağ) eteklerinde değişik yerlere taşınmıştır. M.S. 7 yy’dan itibaren kaynakların sözünü ettiği Laodikeia, özellikle Denizli-Kaleiçi’dir. Bölge, 13.yy. başında (1206) tamamen Türklerin eline geçince, bu isim kısaltılarak Ladik şekline dönüştürülmüştür. 





Laodikeia’nın en parlak zamanı M.S.1-3 yy.lar, ikinci parlak dönemi ise M.S.4-6 y.y.lar arasındadır. Anadolu’nun 7 kilisesinden birine sahip olan kent, erken Bizans döneminde metropollük seviyesinde dini bir merkez haline gelmiştir. Kentin en önemli gelir kaynağı yolların kavşak noktasında olması nedeniyle ticarettir. Bunun da başında tekstil ticareti gelir. Diğer taraftan mermer, hububat ve canlı hayva ticareti de kente önemli gelirler sağlamıştır.











Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları