1919 İzmir'in İşgali ve Elefterios Venizelos
Venizelos’un Anadolu üzerindeki toprak talepleri,
3000 yıllık olduğunu iddia ettiği hakka ve bölgedeki Rum nüfusunun çoğunluk
olduğu iddiasına dayanıyordu. Bu gerekçe üzerine Yunanistan’a işgal izni
vermek, ilhakını da tanımak demekti. Yoksa işgal gerekçesi Rum halkına barışa
kadar koruma diye ileri sürülürdü.
Venizelos’un Paris’ten verdiği emir üzerine Yunan
Genelkurmayı 1. Tümeni işgalle görevlendirmişti. Bu tümenin mevcudu 12 bine
çıkarıldı. Sonra da Dinyester ırmağı boyunda Beyaz Ruslarla birlikte savaşan
kolordudan bir tümen daha getirilecekti. Albay Zafiri Papathanasius
komutasındaki tümenin hazırlığı az zamanda
ve gizlilikle yapıldı. Taşıma için vapurların toplanması, Karadeniz
kıyılarından göç ettirilecek Rus göçmenlerin nakliye çalışmalarına bağlandı.
Galip devletler kararıyla, İzmir’in işgal emri tümen
komutanına ancak 11 Mayıs 1919 saat 22.30’da bildirildi. On altı gemiye
bindirilmiş olan tümen, Eleftron ve Mavros limanlarından 13 Mayıs saat 10.00’da
hareket etti. İcra emri de talimata göre yolda açıldı. 14 Mayıs gecesi
Midilli’de geçirildi. Öte yandan İzmir’de Amiral Calthrope 14 Mayıs sabahı
Fransız, Amerikan ve Yunan filo komutanlarını toplayarak civardaki müstahkem
mevkilere çıkarmayı kolaylaştırmak ve uyruklarını korumak üzere ayıracakları
müfrezelerin İzmir rıhtımlarına çıkmalarını tertipledi. Böylece, işgali yalnız
Yunanlıların değil kendilerinin de birlikte yaptıkları izlenimi verilmiş
olacaktı. Amiral Calthrope 14 Mayıs saat 09.00’da vali ile kolordu komutanına
İzmir’in İtilaf Devletlerince saat 14.00’te işgal edileceğini bildirdi.
17. Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşa, bu notayı
almadan Harbiye Nazırına gönderdiği telde, dolaşan söylentilere göre
Yunanlıların, İtalyanların ya da Yunan Kızılhaçı eliyle hazırlanmış silahlı
Rumların her birinin çıkarma yapabileceklerini ve bu ihtimal karşısında ne
yapacağının bildirilmesini istemişti. Notayı alınca makine başında telle
sorusunu yineledi. İtilaf Devletleriyle birlikte başlayacak olan işgalin,
eninde sonunda Yunan işgaline dönüşeceğini de ekledi. Harbiye Nazırı, işgalin
mütareke gereği olduğunu söyledi. Son ihtimal için de söylentilere kulak
asmamasını bildirdi. Nazırın, hiç değilse Genelkurmay Başkanına danışmadan
cevap vermesi yanlıştı. Nitekim o sırada İngiliz Olağanüstü Komiser Yardımcısı
Amiral Richard Webb İzmir’in işgal edileceğini bildiren notayı sadrazamın önüne
koydu.
17.Kolordu Komutanı aldığı emir uyarınca askerin
müstahkem mevkiden geri çekilmesini ve işgale zorluk çıkarmamasını emretti.
Saat 14.00’de İtalya dışında galip devlet müfrezeleri karaya çıktı.
Halk dükkanlarını kapatıp giderken Rumlar, İzmir’in
işgal edileceği haberini öğrenmek üzere Metropolis kilisesine üşüşüyordu.
Valiye başvuran Müdafaa-i Hukuk görevlileri ondan kaçamak cevaplar alınca
durumu fark ettiler. Vali, gece “Köylü” gazetesine işgalin olmayacağı demecini
verirken Bahribaba Parkında sabaha kadar süren bir miting yapıldı. Mütareke
görüşmeleri sırasında Rauf Bey (Orbay)’e İngilizlerin içtenliğine güvenilmesini
söyleyen ve Kasım 1918’den beri Türkiye’de İngiliz Olağanüstü Komiseri
görevinde bulunan Tümamiral Sommerest Arthur Calthrope, saat 23.30’da İzmir
valisine ikinci notasını göndererek mütarekenin 7.maddesi gereğince Yunanlıların
15 Mayıs saat 07.00’de iskeleleri tutarak, birliklerini saat 08.00’de karaya
çıkaracağını bildirdi. Vali ve kolordu komutanı hiçbir direnme düşünmediler.
Ayrıca kolordu komutanı, subayların çıkarma sabahı kışlada toplanmasını da
buyurdu.
Hasan Tahsin (asıl adı Osman Nevres olan
gazeteci)’in tabancasından çıkan kurşunların yaptığı etkiye göre , İzmir’deki
3402 askerden 200 tüfekliye depolardaki silahlardan dağıtılması ve mevcut
jandarmanın eklenmesi ile birkaç yüz Türk eri ile ne gibi başarı
kazanılabileceği tahmin edilebilir. Pasaport iskelesine çıkıp hükümet konağına
yol alan Efzon Alayı, Papaz Hristosmosca kutsandıktan sonra hükümet konağına
ilerlerken bir tek tabancadan çıkan kurşunlar karşısında ürküntü ile geri
kaçtı ve yere yatarak ateşe başladı. Hasan Tahsin’in şimdiki anıtının önünden
geçerek kışlaya yöneldi. Buradan ateş edilmemesi ve beyaz bayrak çekilmesine
rağmen subaylar alındı ve Patris vapuruna götürüldü. Rumların kafileye
saldırmaları sonucu başta Albay Süleyman Fethi olmak üzere 9’u şehit edildi,
29’u yaralandı ve çekilip götürürülen 27’sinin akibeti belirsiz kaldı. Ege’nin bu
“ilkkurşun” olayından sonra Yunan askeri kentin sokaklarına ve kenarlarına
saldırdı. Yapılan kırım, 400 ölüye neden oldu.
Hiçbir emir almayan İzmir garnizonundaki asker kendi
kararını verdi. Kentten çekilerek uzaklaştı. Bu çekilme komutanlarının verdiği
bir emrin gereği değildi.
İzmir’de ilk kurşun atılıp şehrin içinde ve kenar
mahallelerinde kırım yapılır ve halk “Hazırlanın!” diye değil, “Karşı
koyarsanız kırıma uğrarsınız!” diye yakınarak civar kentlere kaçarken Urla’da
farklı durumlar oluyordu. Buradaki Türk halkı 120 tüfek bularak, 173.Alay’ın
çıkardığı 18 tüfekliye katıldı. Kentlerini işgal eden iki Yunan deniz
müfrezesiyle, daha önceden hazırlanmış bulunan 800 kadar Rum silahlısına karşı
16 Mayıs gecesiyle 17 Mayıs günü savaştı. Bu, askerle halkın yaptığı ilk kurşun
vuruşması oldu. 21 Mayıs’a dek düşman Menemen-Nif-Torbalı çizgisine ilerledi.
Yorumlar
Yorum Gönder