1919-1922 Güney Cephesi - (Batı Mersin-Viranşehir Cephe Hattı)


Güney Cephesinin kurulmasında halkın büyük katkısı olmakla birlikte Mustafa Kemal’in sözlerini dinlemelerinin de etkisi olmuştur. Güneydoğu da halkın tepkisi, işgallerin hemen ardından olmamış, işgalcilerin kötü davranışları ve bir Ermeni Yurdu kurulacağının kesinleşmesi üzerine ve özellikle işgalin sona ermesi beklenirken işgalin el değiştirmesi ile oluşmuştur.

1918 Aralık ve 1919 Ocak aylarında Fransızlar Çukurova ve Nur Dağları bölgelerini işgal ederlerken, İngilizler 6 Aralık 1918’de Kilis’i, 17 Aralık 1918’de Antep’i işgal etmişlerdi. İşgalci kuvvetlerle birlikte ya da bunların arkasından Ermeni asker ve çetecileri gelmişler, bunları da sivil Ermeniler izlemişti. Ermenilere silah dağıtılması ve 22 Şubat 1919’da Halep’te çıkan karışıklıklarla ilgili oldukları iddiasıyla 16 Türk’ün tutuklanması Kilislileri uyardığı gibi Belediye Başkatibi Ahmet Ramiz’in İngiliz komutanına “ Müştak-ı Hürriyet” Özgürlüğe Susamış) imzasıyla bir mektup yazmasına da yol açmıştı.

Antep’te Hükümet Konağının basılması, ileri gelenlerin Halep’e sürülmesi ve Ermenilere silah dağıtılması üzerine yapılan mitingde Belediye Başkanı Lütfü, işgali kabul etmediklerini ilan etti.

Mustafa Kemal Paşa’nın Adana’dan, Yıldırım Ordular Grubu’nun başından ayrılmasından sonra gerek bölgenin yeni sorumlusu 2.Ordu Komutanı Nihat Paşa (Anılmış) ve gerek 20.Kolordu Komutanı Ali Fuat Paşa (Cebesoy), Mustafa Kemal’in amacını izleyerek Jandarmayı pekiştirerek halka silah ve cephane vermişlerdir.

17 Aralık 1918’de Dörtyol’un Karaköse köyü halkının Fransızlar ile “ilkkurşun” savaşı aslında Türk Kurtuluş Savaşı’nın birinci “ilkkurşun” savaşıdır. İlçe Jandarma Merkez Bölük Komutanı Teğmen Kara Hasan’ın 1919 Ocak ayı başında bir düzine er ile dağa çıkıp direnişe başlaması, ülkemizde ordunun ilk karşı koyması olmuştur.

Maraş’ı işgale gelen İngiliz Süvari Birliğinin geçmesini önlemek için Aksu köprüsünün yıkılması, başka bir köprü kurulmasıyla harekatı önleyemediyse de direnişi başka örnekler izledi. Belediye Başkanı Dr.Mustafa, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk il örgütünü kurdu. İşgalin Fransızlara geçmesiyle Elbistan’a gidecek ,Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal’le telle görüşecektir. 27 Kasım 1919’da kaleden indirilen Osmanlı bayrağını halk tekrar yerine dikecektir. Bunlar 1920’nin sert vuruşmalarının Maraş’ta başlamasına yol açacaktır.

Osmaniye’de, İzmir’in işgalini protesto etmek için yapılan mitingde Fransızların karışması ulusal direnişin bir başlangıcı sayılır.
Urfa’nın ilk işgali, 1.Süvari Alay Komutanınca protesto edildi. Burada savunmaya geçmek için, İngilizlerle Fransızların yer değiştirmesi ve daha bir süre beklenmesi gerekecektir.

Mütarekeden sonraki aylarda 20.Kolordu’nun Torosların kuzeyine alınmasından sonra bölgede, Fırat ırmağının doğusunda bulunan ve karargahı Diyarbakır’da bulunan 13.Kolordu kalmıştı.

İki Fransız tümeni ve iki İngiliz tümeniyle bir süvari tugayına ve 10 bini aşkın silahlı Ermeni’ye karşı sadece bu kolordu vardı. 13.Kolordu, güney kuşağının doğu kesiminde olmak üzere 2. Ve 5. Tümenleri de kapsıyordu. Kolordunun 548’i subay olmak üzere 4803 mevcudu vardı. Diğer en yakın kuvvet ise, Karaman’daki 24. ve Niğde’deki 11.tümenlerdi.

Güneydoğu bölgesinin çoğuyla sorumluluk alanına girdiği 13.Kolordu’ya verilen talimat, “İngilizler üstün kuvvetlerle gelmedikçe ve kesin bir gereksinme olmadıkça ateş etmemek koşuluyla arazi bırakılmaması. İngiliz baskısı altında zorunlukta kalınırsa 5.Tümen ile Elazığ dolayına ve 2.Tümen ile Bitlis üzerine çekilmesi.” yolundaydı.

Mustafa Kemal 11 Eylül 1919’da kolordulara verdiği talimatla bölgeler ayırdı ve savunma için kimi üslerin kurulmasını istedi. Yine gizli bir genelge ile halkın göç etmesinin ve taşınmaz malların Müslümanlardan başkasına satılmasının yasaklandığını bildirdi. Yurt hizmetinde yaşamlarını yitirmiş olanların ailelerine yardım için yardımlaşma sandıkları kurulmasını öğütledi.

25 Eylül 1919’da 12., 20., 3., ve 13. Kolorduların sorumluluk bölgelerini düzeltti. Kolorduların bu bölgelerde yaptıkları işler, genellikle barış zamanı iş ve çeşitli angaryaların yerine getirilmesinden ve bölgede Müdafaa-i Hukuk örgütlerinin kurulmasına yardımcı olmaktan öte bir savunma çabası sayılamazdı.

Bölgeye 100 bini aşkın Ermeni’nin gelişine bir de bunların Kozan ve daha kuzeyine, Torosların içine sarkmaları hareketi eklendi. Başta Haçin (Saimbeyli) olmak üzere kimi eski Ermeni yuvalarının yeniden ortaya konmasına çalışıldığı görülüyordu. Bu hareketlerin gelişmesi ve Ermenilere yurt verileceği yolundaki söylentiler halkın bir yandan silahlanmasının bir yandan da Kayseri’ye doğru göç etmesinin nedeni oldu.

1919 Ekim ayının sonlarında Kozan’dan bir kurulun Sivas’a gelerek Temsilciler Kurulu ve komutanlarla temas sağlanması , silah istemesi ve özellikle Develi’de Aydınlı aşiretinin 500 savaşçı çıkarabileceği örneğinde olduğu gibi, bölgede kurtuluş için büyük insan gücünün varlığını bildirmesi Mustafa Kemal’i önemli bir karar almaya itti. Bu, halk kuvvetlerini canlandıracak ve yönetecek bölgesel komutanların atanmasıydı. Böylece kendi karargahından yanında kalanlardan Topçu Binbaşısı Kemal (Korgeneral Kemal Doğan) ile Piyade Yüzbaşısı Osman Nuri (Aydınoğlu Tufan Bey)‘yi Kilikya Kuva-yı Milliye Komutanlığına ve yardımcılığına gönderdi. Bunları Yüzbaşı Asaf (Kılıç Ali)’ın Maraş’ta ve Jandarma Yüzbaşı Ali Saip (Ursavaş)’in Urfa’da görevlendirilmeleri izledi.
Bu isimlerin dışında, Kilis’te görevli Yüzbaşı Kamil (Polat) ve Kayseri’de yazışma ile kendini Mustafa Kemal’e kendini takdim ve kabul ettirecek Yüzbaşı Ratip (Sinan Tekelioğlu), Batı Adana kesimi komutanlığına atanacaktır. Bu katılma ile 1920 başlarında Binbaşı Kemal Doğan Torosların iç kesimine, Silifke Askerlik Şubesi Başkanı Emin Aslan Mersin ve batısına, Yüzbaşı Ratip yani Sinan Tekelioğlu Adana’nın batı bölgesine ve Yüzbaşı Osman Nuri (Aydınoğlu Tufan adıyla) Adana doğu bölgesine komuta edeceklerdir.

1920 başlarında geniş aralıklarla tutulan cephe şu şekilde kurulmuştur: Erdemli-Mersin-Adana kuzeyi-Osmaniye-Maraş. Bunun doğusunda Antep ve Urfa’da iki noktayı da eklemek gerekir. Tutulması gerekli olan 800 kilometre, güneydoğunun 1920 başlarında 10 bin silahlı gücü için fazla uzun bir cephe olduğu belirtilmektedir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları