Ermenistan, Spitak Depremi ve Gümrü
Ermenistan Ülkesine
Giriş
İkisi
de Sovyetler Birliği’nin parçası olan Ermenistan ve Azerbaycan’ın arasında 1989
sonuna doğru Dağlık Karabağ bölgesi üzerinde anlaşmazlık çıktı. Aslında bu
özerk bölge Azerbaycan’a aitti fakat nüfusun çoğunluğu Ermenilerden oluşuyordu.
Buradaki Ermeniler Azerbaycan’a karşı ayaklandı ve iki ülke arasında çatışmalar
başladı. Çatışmalar sürerken Sovyetler Birliği de dağılmak üzereydi. Bunun da
etkisiyle olayların yatıştırılması ve önüne geçilmesi pek mümkün olmadı.
Mayıs
1990’da Sovyet ordusundan bağımsız Ermeni ordusu kuruldu ve 23 Ağustos 1991’de
Ermenistan bağımsızlığını ilan etti. Bu yeni devlet hayatına savaşla başladı ve
şiddetli çatışmalar sonrası Dağlık Karabağ’daki Ermeniler de Azerbaycan’dan
ayrılıp kendi yönetimlerini oluşturdu. Savaş sonunda Azerbaycan topraklarının
yaklaşık yüzde 16’sı işgal edildi. 1993’te bu işgali protesto maksadıyla Türkiye,
Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı ekonomik ambargoya katıldı. Aynı dönemde
Ermenistan’a Kars’tan açılan Akyaka demiryolu ve Iğdır’dan açılan Alican karayolu
sınır kapıları kapatıldı. Yaklaşık 16 yıldır bu kapılar kapalı. Ancak
başlangıçta havayoluna da koyulmuş olan bu ambargo sessiz sedasız kaldırıldı.
Karayoluyla olmasa bile havayolu ile dileyen iki ülke arasında seyahat
gerçekleştiriyor. Bu durum iki ülke arasında uçakla yapılan bavul ticaretini de
canlandırıyor.
Kral
Üçüncü Tirdat, 301’de Hristiyanlığı kitlesel olarak kabul ettirerek
Ermenistan’ın Hristiyanlığa geçen ilk devlet olmasını sağladı. Aziz Mesrob
Maşots’un 5.yüzyılda Ermeni alfabesini oluşturarak İncil’i Ermeniceye çevirdiği
günden beri dine olan ilgi giderek arttı. Din günümüzde de Ermenistan’da ve
ülke dışında yaşayan 9 milyonluk Ermeni nüfus arasında büyük önem taşıyor.
Diaspora oluşumu 7.yüzyılın ortalarında Müslüman Arapların Ermeni topraklarını
işgali sonrası Hristiyan nüfusun Bizans’a göçüyle başlıyor ve 1915 olayları
sonrası hızlanıyor. Bugün Sidney’den Toronto’ya dünyanın her yerinde Ermeni
diasporası bulunuyor. Piskoposluk ve tüm Ermeni Ortodoksları Ermeni Apolistik
Kilisesine bağlı.
Ermenistan'dan
bir fıkra aktaralım şimdide: “Çocuk dedesine sorar: Biz Ermeniler uzaya neden
bir araç göndermedik bugüne kadar? Dede cevaplar: Eğer Ermeniler uzaya kozmonot
yollarsa Gürcüler kıskançlıktan ölür. Eğer Gürcüler ölürse Ermeniler de zevkten
ölür. Gürcüler ve Ermeniler ölürse her yer Azerilere kalır. Yoksa uzay gemisi
göndermek kolay.”
7 Aralık 1988 Spitak
Depremi
Ermenistan’ı
1988’de vuran deprem hayatın her alanını derinden etkilediği gibi kültür, sanat
ve spora da darbe vurdu. Ancak ülkenin yüzde 99 gibi yüksek okuma yazma oranı
en kolay bu dalların toparlanmasına izin verdi. 25.000 kişinin öldüğü deprem
sonrası sadece konutlar değil, birçok işyeri ve fabrika da yok olunca hayat
dibe vurdu. Enerji kesintileri de soğuğuyla ünlü ülkenin zor bir dönemden
geçmesine neden oldu.
Spitak depremi hakkında 2016 yılında Rus asıllı Ermeni film yapımcısı Ruben Dishdisyan hazırlanan ve Rus asıllı Ermeni film yönetmeni Sarik Andreasyan tarafından yönetilen filmin fragmanı
Eskilerden
Bir Türk Şehri: Gümrü
Gümrü’nün
bilinen tarihi, arkeolojik çalışmalara göre İÖ 400 ‘lere dayanıyor ve ilk
olarak Yunan kolonicilerin yöreye geldiği biliniyor. Gümrü ismine ise tarih kayıtlarında
ilk olarak 773’te rastlanıyor. Bu tarihte Arap güçlerine direnen Artavazad
Mamikonyan yönetimindeki direniş güçlerinden bahsediliyor. Gümrü Selçuklu,
Pers, Osmanlı ve Rus dönemlerinde de Tiflis ve Bakü ile beraber Kafkaslar’ın en
önemli şehirleri arasındaki ticaret köprüsü olarak anılıyor.
Kumayri,
Gümrü’nün en eski yerleşiminin olduğu bölgeye verilen isim. Aynı zamanda şehrin
tarih sahnesindeki ilk ismi. Bölgeye 1837’de gelen Rus Çarı 1.Nikolay, şehre
karısının adından esinlenerek Aleksandrapol ismini veriyor. Komünist dönemde
şehre Leninakan deniyor ve Sovyetler dağıldıktan sonra da eski isim Gümrü’ye
dönülüyor. Kumayri bölgesinde 18. ve 19. Yüzyıldan kalma yaklaşık 1000 adet
bina mevcut. Kapı girişlerinde genellikle Ermeni ve ya Hristiyanlık sembolleri
mevcut ve kapılar oldukça heybetli. Malzemeyse yöreye özgü giri taşlar.
Gösterişten uzak ama dayanıklı yapılar oldukları hissediliyor. Zira 1926 ve
1988 depremlerini atlatmayı başarmış bu binalar. Rus döneminden kalma yeni nesil
sayılabilecek konutlar ise daha çok Kumayri bölgesinden dışarıya doğru
açıldıkça görülüyor.
Gümrü
yakınlarında bulunan Kars şehrimizde yer alan Ani harabeleri sınırdan
görülebiliyor. Ani 10.yüzyılda Ermenilerin en önemli kentiydi, Anadolu’ya
doğudan girişte önemli bir kapısıydı. Selçukluların eline 1064’te geçti,
ardından da Moğol saldırıları ve depremler sonucu tamamen terk edildi. Ani,
Ermeniler için önemli sembollerden biri. Zengin kesim arasında Ani’de
kullanılan volkanik taşla ev yaptırmak bir ayrıcalık.
Gümrü
tarih boyunca kendisini Ani ile kıyasladı ve yapılarında da Ani’yi örnek aldı.
Ani’deki dev katedralin benzeri Gümrü Özgürlük Meydanı’nda yer alıyor. Surp
Amenapırkiç Katedrali 1988 depreminde zarar gördü ve tadilatına halen devam
ediliyor. Katedralin karşısındaysa şu anda aktif olan ana kilise Yot Verk
bulunuyor. Depremde zarar gören bu binanın kubbesi zarar görmüş ve sonradan
yenilenmiş.
Yorumlar
Yorum Gönder