Baytarlıktan Şairliğe Bir Vatanseverin Hikayesi: Mehmet Akif Ersoy


Mehmet Akif, 1873 yılında İstanbul’da doğdu. Babası, Fatih Medresesi müderrisi Tahir Efendi’dir. Annesi ise Buhara’dan gelme bir ailenin kızı olan Emine Şerife Hanımdır.

Akif’in yetişmesinde babasının büyük etkisi vardır. Tahir Efendi, ölümüne kadar (1888), Akif’in dini bilgiler ve Arapça konularında çok iyi yetiştirmiştir. Babasını daima yanıbaşında bulan Akif, bir yandan da düzenli bir öğrenim görmüştür.

Dört yaşında iken Fatih’te ilkokula başlayan Akif, dört yıl süren bu öğrenimden sonra Fatih Merkez Rüştiyesine (ortaokul) kaydoldu. Bu okulda onu en çok etkileyen hocası, Kadri Efendi’dir. Kadri Efendi Arapça, Farsça ve Fransızcayı çok iyi bilen hürriyetçi bir hocadır.

Akif, daha ortaokulda iken Şirazlı Hafız, Şeyh Sadi, Mevlana ve Fuzuli gibi zirvelerin eserlerini okumaya başlamıştı. Dil derslerine son derece yakın ilgisi vardı. Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca derslerinde daima birinci idi.

Akif rüştiyeyi bitirdikten sonra, Mülkiye İdadisi (Lisesi)ne girdi. 3 yıllık normal bölümü bitirdiği sene babası vefat etti ve Fatih Sarıgüzel’deki evleri yandı (1888). O yıl yeni açılan ve yatılı öğrenci alan Mülkiye Baytar Mektebi onun için sığınma yeri oldu. Akif bu okula yatılı öğrenci olarak girdi. 1893 yılında okulu birincilikle bitirdi.

Aynı yıl Ziraat Bakanlığında memur olarak göreve başladı. Bulaşıcı hayvan hastalıkları ile ilgili olarak Edirne ve Adana başta olmak üzere Anadolu, Rumeli ve Arabistan’ın çeşitli kasaba ve köylerinde hizmet verdi. Bu görevler, onun halk yakından tanımasına yardım etmiştir.

1 Eylül 1898 tarihinde Tophane veznedarı Mehmet Emin Bey’in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Akif’in bu evlilikten 3 kızı, 3 de oğlu doğdu. Çocuklarının isimleri; Cemile, Feride, Suad, İbrahim, Naim, Emin, Tahir... Akif’in eşi İsmet Hanım 1944 yılında vefat etmiştir.

Akif, 1907 yılından itibaren Halkalı Ziraat Mektebi ve Darülfünun (Üniversite)de hocalık da yapmaya başlamıştır. Basın hayatına 1908 tarihinden sonra girmiştir. Eşref Edip’in çıkardığı Sıratımüstakim dergisinin başyazarı Mehmet Akif idi. Şiirlerini bu dergide yayınladı. Sıratımüstakim dergisi 27 Ağustos 1908 tarihinde çıkmaya başlamış, 8 Mart 1912 tarihli sayısından itibaren ise Sebilürreşad adını almıştır.

Akif 1913 yılında üniversitedeki görevinden ayrıldı. Baytarlık mesleğinden de istifa etti. 1914’te Harbiye Nezaretinin kurduğu bir heyetle Berlin’e görevli olarak gitti. Bu eyahatin sonunda “Berlin Hatıraları” isimli eseri ortaya çıktı. Şerif Hüseyin’in çıkardığı isyan konusunda halkı uayndırmak için 1915’te Arabistan’a bir gezi yaptı.

Birinci Dünya Savaşı’nın bizim için felaketle sonuçlanması, Akif’i yeni arayışlara götürdü. İslamcı bir anlayışa daima sahip olan Akif, İslam dünyasının kurtuluşunun Anadolu’da başlayan Milli Mücadele’nin başarısına bağlı olduğunu biliyordu. Hemen Anadolu’ya geçti. (Şubat 1920). Balıkesir, Kastamonu ve Konya’da vaazlar vererek halkı Milli Mücadele’ye katılmaya teşvik etti.

Kastamonu Nasrullah Camii’ndeki vaazı broşür halinde bastırılarak bütün ülkeye ve cephelere dağıtıldı. 23 Nisan 1920 tarihinde açılan TBMM’ye Burdur milletvekili olarak katıldı. Ankara’da Taceddin Dergahı’nda kalmaya başladı. Bu dergahta İstiklal Marşı, Bülbül, Leyla ve Süleyman Nazif’e Cevap gibi şiirlerini yazdı.

İstiklal Marşı isimli şiiri 12 Mart 1921 tarihinde TBMM tarafından milli marş olarak kabul edildi.

Ağustos 1923’te yapılan seçimlerin dışında bırakılan Akif, ikinci meclise milletvekili olarak giremedi. Türkiye zaferden sonra tamamen Batıya yönelmiş ve Türk milletini Batılı bir toplum yapacak devrimleri uygulamaya koymaya başlamıştı. Mehmet Akif’in görüşleri bu yeni uygulamalarla taban tabana zıttı. Bunun sonucunda bir yalnızlık duygusu içine düştü. Birkaç sene kışları Mısır’a gitti. 1925 yılında ise Prens Abbas Halim Paşanın daveti üzerine devamlı kalmak üzere Mısır’a yerleşti. Bir taraftan Kahire’de El Ezher Üniversitesi’nde Türkçe hocalığı yapıyor, bir yandan da Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından kendisine verilen Kur’an tercümesi ile uğraşıyordu. 1935 yılında gittiği Lübnan’da hastalandı. Gurbette ölmek korkusu ile İstanbul’a döndü. Gelir gelmez hastaneye yatırıldı. Ancak hastalığı gittikçe ağırlaştı ve 27 Aralık 1936 günü Beyoğlu Mısır Apartmanında saat 19.45’te hayata gözlerini yumdu.


Kaynakça: KOCAKAPLAN, İsa; “İstiklal Marşımız ve Mehmet Akif Ersoy”, Türk Edebiyat Vakfı, 3.Baskı, İstanbul, 2002

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları