1.Dünya Savaşı Sonrası Arabistan Yarımadasında Yaşananlar

1.Dünya Savaşına girerken İngiltere’nin Ortadoğu’da etkisi oldukça fazlaydı. Mısır, İngiliz himayesi altındaydı. 1.Dünya Savaşına girerken bu durum biraz daha resmileşti. 1922’ye kadar bağımsızlıklarını elde edemediler. İngilizler bağımsızlığı öylece vermediler. İngilizlere karşı ayaklanıp savaşarak kazandı Mısır’lılar bağımsızlığı. Ve 1922’de Mısır bağımsız oldu. İngiliz himayesinde olan bir başka yer ise Kuveyt idi. Bu, 1800’lerden gelmekte olan bir durum. 1961’e kadar onlarda bağımsız olamadılar.

İngilizler, Osmanlı’yı bölgeden çıkarmak için Arap yardımını istiyordu. Böylece Sina-Filistin ve Mezopotamya cephesinde daha iyi savaşabileceklerdi. Özellikle de Hüseyin Bin Ali’yi iknaya çalıştılar. Kendisi o dönem Mekke’nin soylularındandı. Macmahon ile olan yazışmalara göre “Eğer bize yardım edersen sana bağımsız bir devlet vereceğiz” dedi İngilizler. İngilizlerden gelen bu teminatla Arapları ayaklandırmaya ikna etmek ve onların İngilizlere yardımını sağlamak için Hüseyin Bin Ali söz verdi. Arap ayaklanmasının lduğu 1916’dan sonra kendini Hicaz Kralı ilan etti. (Hicaz, Arabistan’ın batısında yer alan ve Mekke-Medine şehirlerinin dahil olduğu bölgeye verilen addır.) Fakat Necid bölgesinde bir başka Suudi grup vardı. 1925’te başarılı bir şekilde bu Suudi grup Necid bölgesini fethetti ve İbn-i Suud kendini Necid bölgesinin kralı ilan etti. Bu 1926-1932 arsı sürdü ve sonra Hicaz bölgesini de Suudi Arabistan olarak birleştirdi. 1953’e kadar da Suudi Arabistan’ın ilk kralı oldu ve Suudi Arabistan bu şekilde kuruldu.

1.Dünya Savaşı sırasında Hüseyin Bin Ali’nin 2 oğlu İngilizlerle işbirliği yapıp Osmanlılar ile savaş hevesindeydiler. Savaşın sonlarına doğru Sina, Filistin, Mezopotamya cephelerinden sonra İngiliz ve Arap güçleri birleşerek bugünkü Kuzey Suriye’ye ve Kuzey Irak’a kadar ulaştılar. Araplar savaş sonrası kendi devletlerini istiyorlardı. Gelecekleri hakkında çok emin olamamalarının sebebi ise savaş sırasındaki birtakım olaylardır. İngilizler, Osmanlılara karşı ayaklanmak için Hüseyin’i ikna etmeye çalışırken aynı zamanda gizli Sykes-Picot anlaşması ile Fransızlarla işbirliği yapıyordu. Tüm bu bölgeyi İngilizler ve Fransızlar arasında bölmeyi planlıyorlardı. Bağımsız Arap devletinden bahseden yoktu. 1917’de savaş devam ederken Balfour açıklaması oldu. Burada İngilizlerin yahudilere bir yurt sağlayacağı açıklanıyordu. 1 ay sonra Kasım’ın sonunda Ruslar, Sykes-Picot anlaşmasını halka duyurdu. Tüm bunlar Arapları rahatsız etti ve savaş sonunda istediklerini almak istiyorlardı.

Faysal Bin Hüseyin, 1919’da Paris Barış Konferansına katıldı. Hüseyin, dünyadaki siyonist kurumlara ulaşmaya çalışıyordu. Bağımsız bir Arap devleti kurmada onlardan yardım almayı umuyordu. Yahudilere kendileri için yaşayabilecekleri yurt olması için onu bağımsızlık mücadelesinde desteklemesi gerektiğini söylüyordu. Böylece onlara zeytin dalı uzatmak istiyordu. “Biz Araplar siyonist hareketini derinden destekliyoruz. Paris’teki temsilcilerimiz Siyonist örgütlerin dün barış konferansında sunduğu isteklere yakından tanık oldular ve bunları makul ve uygun buluyoruz. Yardım etmek için elimizden gelenin en iyisini yapacağız. Yahudilere yurtları için sıcak bir karşılama diliyoruz. Ben ve benimle beraber vatandaşlarım gelecekte bizim size sizin de bize yardım ederek ortak ilgilendiğimiz ülkelerin tekrar dünyadaki medeni yerlerini alabilmelerini dört gözle bekliyoruz.” Bu sözler Hüseyin’e aitti.


Balfour açıklamasını eğer bağımsız devletimizi elde edersek destekleriz diyordu. Yani aslında asıl istediği bağımsızlıktı. 1920’de Sevr Antlaşmasına gelirsek, Sykes-Picot antlaşması Macmahon ve Hüseyin arasındaki yazışmaların aslında daha fazlasını ihtiva ediyordu. Bundan daha fazla önem taşıyordu. Çünkü Sevr antlaşmasında bu bölgeler çoğunlukla Sykes-Picot Antlaşmasına göre dağıtıldı. Fransa, Suriye’yi aldı. Bu bölgeye hakim olmak da Fransa’nın işine geliyordu. 1920’de Faysal kendini Suriye Kralı ilan edince onu görevden aldılar. Aynı yıl Irak’ta bir ayaklanma oldu zira halk bağımsız olacaklarını düşünüyorlardı. İngilizler hızlıca gelip başta olduklarını söylediler. Buralarda tutunmanın masraflı olduğunu gören İngilizler, Irak’a bir kral atadılar. Bu kral Faysal Bin Hüseyin idi. Faysal, 1921-1933 arası Irak Kralı oldu. Irak, 1932’de İngilizlerden bağımsızlık kazandılar.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları