Türk Lirasında Yaşanan Artışın Nedenleri

Geçtiğimiz haftadan başlamak üzere Türk Lirasının ciddi oranda değer kazandığını görüyoruz. Bunun yansıması olarak da 3.80 seviyesinde olan doların Türk Lirası karşısındaki değeri haftayı 3.63 TL olarak kapattı. Peki kırılgan beşli içerisinde parasında en fazla değer kaybı yaşayan Türk Lirası nasıl son haftada değer kazandı?

Donald Trump yemin edip başa geçtikten sonra Amerikan Doları kazandıklarını geri vermeye yani  tüm para birimlerine karşı değer kaybetmeye başladı. 9 kasım 2016 günü yeni Amerikan Başkanı Donald Trump’ın seçilmesinin ardından ivme kazanan Dolar geçtiğimiz hafta bir anda sert bir düşüşle değer kaybetti. Fed’in faiz artırımı yapmamasının bu durumu tetiklediğini söyleyebiliriz. Diğer bir gelişme ise Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasının ilk başlarda sadece izlediği ve herhangi bir müdahalede bulunmadığı kur artışı karşısında aktif bir müdahaleye girişmesiydi. Bu müdahale elbette biraz gecikti ve Amerikan Dolarının frenleme aşaması sekteye uğradı. Buradaki nedeni siyasi yaklaşımın faiz konusundaki tavrının belirlediğini söyleyebiliriz çünkü Merkez Bankası faizi artırarak kura müdahalede geç kaldı. Özellikle Erdem Başçı döneminde böyle bir durumun oluşmasını hayal olarak görebiliriz.

Bununla birlikte süreç içerisinde enflasyonun kontrolden çıkmaya başlamasıda Merkez Bankasını müdahale için zorladı ve akabinde müdahalede karar kılındı. Dolarda böylelikle düşüşe geçti. Bu süreci şöyle proses olarak açıklamak isterse: Öncelikle Merkez Bankası haftalık repo ihalesi açmamaya başladı ve bankalara haftalık borç verme olanağı ortadan kaldırarak sadece gecelik borç verme imkanı sağladı. Böylece fonlama faizi bir miktar yükseltilmiş oldu. Bu durum açıkçası çok bir işe yaramadı ve geç likidite penceresi fonlaması kullanılmaya başlandı. Yani ortalama fon faizi yükseltilmiş oldu. Kısacası geç likidite faizi, politika faizi yerine kullanılmış oldu. Bu adım sonrasında Merkez Bankası 25 ocak tarihinde gecelik borç verme faizini yüzde 8.5 ten yüzde 9.23'e, politika faizi yerine ikame ettiği geç likidite faizini ise yüzde 10'dan yüzde 11'e çıkarttı. Bu durumun kurlara yansımasını bu karar neticesinde görmüş olduk.

Bu noktadan şunu anlıyoruz. Merkez Bankası faiz kalemi ile oynadığı takdirde (yükseltirse şayet) Amerikan Doları, Türk Lirası karşısında değer kaybediyor. Faiz kalemi, özellikle döviz kurlarında etkin olduğunu artık herkes görebiliyor. Ülke ekonomimiz dışarıdan gelen sıcak paraya ve ithal ikame mal üretimine dayanmakta olduğu için enflasyonist politikaların oluşumu da özünde bu politikalara bağlıdır. Amerikan Dolarında olduğu gibi döviz kurları ülke para birimlerinin tamamı karşısında değer kazanıyorsa, ülke içerisinde yapılabilecek en iyi politika faiz silahını kullanmaktır. Faizin artırılması bu şekil dolaylı artırmaktan daha iyidir. Dolaylı faizin zararları ise müdahalenin gecikmesi ve kuralın çiğnenerek maliyetin artırılması şeklindedir. 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kanal Cephesi Harekatı-1

İyonize Olmayan Radyasyon Kaynakları: Biyolojik Etkileri

19.Yüzyıl Sırp ve Yunan İsyanları