Osmanlı'nın Metrik Sistemle İmtihanı
Osmanlı klasik
döneminde, yani modernleşme öncesinde, Osmanlı toprakları geniş bir coğrafyayı
kapsadığından her bölgede örneğin Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta veya
Balkanlar’da birbirinden farklı ölçü birimleri kullanılıyordu. Ancak bu ölçüler
kendi içlerinde uyumlu olduklarından Osmanlılar bunların kullanılmasına
karışmıyordu. Kahire, Girit veya İstanbul’daki arşının uzunluğunun farklı
olduğunu biliyorlar ama anlaşılan payitaht geleneksel ölçü sistemini bozmak
istemiyordu. Bir ara, İstanbul arşınının “standart arşın” olarak benimsenmesi
gündeme gelmiş fakat uygulama imkanı bulunamamıştı.
Avrupa ile ticari ilişkiler gelişince birtakım sorunlar ortaya çıkmıştı. Ticarette kolaylık sağlamak amacıyla ve modernleşme arzusunun da etkisiyle 19.yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’da yaygınlaşan metre sistemini benimsenmeye başlanmıştı. 1869 yılında Ölçüler ve Tartılar Kanunnamesi çıkarılarak metre sistemi, Osmanlı devletinin resmi ölçü ve tartı sistemi olarak kabul edilmişti. Ancak kanunun çıkarılması demek, uygulamaya geçildiğinin göstergesi demek değil idi. Bunun için metrelerin imal edilmesi, yaygın kullanımının sağlanması gerekiyordu. Metre ile arşın arasında, genel olarak da geleneksel ve metrik ölçüler arasındaki oranların belirlenmesi ve çevirme cetvellerinin yayımlanması gerekiyordu.
Metre ile arşın arasında 25 santim kadar bir fark vardı. İnsanlar yıllar boyu 75 cm’lik ölçüyü kullanırken birden bire piyasaya metre girdi. Okka kullanırken süreç zarfında kilogram geliyordu. İnsanlar okka yerine kilogram ile alışveriş etmekten çekinmişlerdi zira okka daha ağır (1300 gram), kilogram (1000 gram) ondan daha hafif. Biraz da esnafın halkı aldatma yoluna gittiği gözlemlenmişti. Kilo ile tartıp okka fiyatı isteniyordu. Dolayısıyla 1869 kanunnamesi uygulanamıyordu. Metre sistemi ile birlikte yeni terimler de gelmişti: Milimetre, Desimetre, Santimetre gibi. Bunları öğrenmek ve kullanmak insanlara zor gelmişti.
Devlet, metre sistemini yaygınlaştırmak için 1882’de yeni bir girişimde bulunmuştu. Tophane’de metreler üretiliyor ve bu bizim yeni arşınımız deniyordu. Terimlerde basitleştirilmeye gidilmişti. Mili, santi, des, gibi öntakılar terk edilip geleneksel ölçü adlarının başına “yeni” takısı getirilmiş yani metre “yeni arşın” olmuştu. Metre sistemine kesin geçiş ancak cumhuriyet döneminde 1931 yasasından sonra olmuştu. Çünkü yeni sistemin uygulanacağı topraklar Osmanlı’nın dağılmasıyla küçülmüştü. Önce kamu kuruluşları bu yeni ölçüleri kullanmaya başladı. Sistem önce tapu ve arazi ölçümlerinde ayrıca deniz ve kara kuvvetlerinde kullanıldı. Greenwich saatini de bununla birlikte önce askeriyede kullanılmıştı. Bu da önemli bir gelişme oldu çünkü tren hatlarının Avrupa ile bağlanmasının ardından, Osmanlı sınırlarına giren trenlerin birden bire alaturka saate geçmesi karmaşaya yol açıyordu.
Ancak yeni sisteme
geçmek Avrupa ülkeleri açısından da kolay olmadı. Çünkü metre sistemi tamamen
astronomik bir sistem. Dünyanın kutuplarından geçen dairenin kırk binde biri
metre olarak kabul ediliyor. Eski sistemin ölçüleri tamamen insan vücuduna
bağlı karış, ayak, parmak gibi sistemlerden oluşuyordu. Halkın böyle bir
sistemden, nereden geldiğini bilmediği bir sisteme uyum sağlaması da zor oldu.
Avrupa’da da metre sistemine geçiş kolay olmadı zira günümüzde İngilizler ve
Amerikalılar hala kendi sistemlerini kullanıyorlar.
Yorumlar
Yorum Gönder